mikrop-oyunlari
Mikrop Oyunları

Mikrop Oyunları

17 Mart 2020
Okuyucu

Bugünlerde medyada sahne alan ve kendini ‘Bilen adam,’ diye tanıtan sahte yüzleri tarif ederek sizleri meşgul etmeyeceğim. Zaten yeterince iğrençler. Bilim her şeyi kapsar. Kavramları, terimleri, kuralları, sınırları önce bilim tarif eder. Kendini öne çıkarmak isteyenler ise bilimin ürünlerini kullanırlar. Şimdi size hemen bakıp görebildiğim, pandemik durumları açıklayan dünyaca bilinen bazı isimlerden söz edeceğim. Bunları okuyarak veya dinleyerek ‘Ben bildim,’ denecekse onu da size havale etmek isterim. Benim alıntı yapacaklarım; Michio Kaku’nun 2011’de ve Alvin Toffler’in 2006’da yayımladıkları, Bill Gates’in 2015 TED konuşması olacak.

Fizikçi Prof. Dr. Michio Kaku Geleceğin Fiziği’ni 2011 yılında yayımladı. Bu rehber eserinde Kaku, Tıbbın Geleceği’ni tarif ederken ‘Mükemmellik ve Ötesi’ ifadesini kullandı. Bu asrın başı, 2030’a kadarki safhada neler var? Genomik tıp, kök hücre, klonlama, kanser ile birlikte var olmak ve bu safha içinde doktora ne şartlarda gidileceği tarif ediliyor. Asrın ortasında (2030-2070) ise gen terapisi ve tasarlanmış çocuklar ve Biyotek Devrim gelişiyor. Uzak gelecek dediği zaman diliminde (2070-2100) yaşlanmayı tersine çevirmekten söz etmekte, nüfus, gıda ve kirlilik konuları çözümlenmekte, bazı soyu tükenmiş canlı türlerinin ve yeni yaşam formlarının üretimi söz konusu olmakta, hastalıklar engellenmekte.

Hatta Kaku son safhada yazar Aldous Huxley’in bilimkurgu klasiği Cesur Yeni Dünya romanına atıfta bulunmaktadır. Bu anlatımların sonrasında ise Nano Teknoloji’nin ürünleri ele alınıyor.

Tıbbın Geleceği tamam, ama benim burada alıntı yapacağım asıl başlık Biyolojik Savaş olacaktır. Kaku Biyolojik Savaş’ın ‘İncil kadar eski’ olduğundan söz eder. Sonra bugünkü biyo-mühendislik teknolojisinin çok ileri düzeylere geldiğine ve hatta mevcut sınırlama antlaşmalarının önemini yitirdiğine dikkat çeker. İlk iddiasını DNA üzerine sürdürülen ileri düzeydeki araştırmalara bağlar. Kaku’ya göre genler her iki amaç için, iyi veya kötü, manipüle edilebilmektedir. Diğer iddia ise genetik mühendisliğin kolaylıkla silah üretebildiği açıklamalardır. ‘Yaşayan organizmaların genlerine müdahale her yıl gittikçe kolaylaşıyor.’ Kaku böyle diyor. Sonra bir hatırlatma yapıyor, Rusya 1992 yılında 20 tona yakın Çiçek Virüsü üretti. Yine 2005 yılında dünyada bu tip mühendislik çalışmalarının yapıldığı biliniyor.

Kaku İspanyol Gribi virüsü konusunu da bir ‘talih’ açıklamasıyla bağlıyor. Buradan çok küçük mutasyonla insanlığa nelerin yapılabileceği anlaşılıyor. Sonra H1N1 Gribi açıklanıyor. Burada mühendislerin virüslerde karşılaştırma yapma imkânı bulduğuna dikkat çekiliyor.

Kaku’nun 2011’de dile getirdiği şu ifadesi ilginçtir: ‘Bazı bilim insanları birkaç on yıl içinde sadece arzu edilen bileşenleri yazarak herhangi bir genin yaratılmasına olanak tanıyacak bir makine yaratmanın mümkün olduğuna inanıyorlar.’ Başka açıklamaları da var, ‘Hava yoluyla bulaşabilen AIDS tam bir kâbus senaryosudur. Nezle virüsleri örneğin aerosol damlacıkları içinde hayatta kalmalarını mümkün kılan birkaç gene sahiptirler ve bu yüzden hapşırmak nezleyi bulaştırır.’

Bizim nesil Fütürist Alvin Toffler’i (1928-2016) Şok ve Üçüncü Dalga (1980) kitabıyla tanıdı. Dijital Devrim konusunu adamakıllı Toffler’den okudu. Savaş ve Anti-Savaş isimli eseri 1995 yılında yayımlandı. Haidi Toffler ile birlikte yayımladığı Zenginlik Devrimi isimli kitabı 2006 tarihli. Bu kitabın içinde neredeyse tarif edilmemiş bir şey kalmamış gibi. Size bu kitaptan bazı alıntılar yapacağım. 

Esasen 1980’lerde ‘kapaklar açıldı’ ama özellikle 2003 itibarıyla Amerikalıların da Çin’e yatırım yapması sonucunda dünyada ‘zenginliğin yaratıldığı’ bölge Uzak Doğu oldu. İşte size ‘küreselleşme’ olgusunun adımları. 2050 yılında dünya nüfusunun yarısından fazlasının Asya’da olacağı hesaplandığına göre yine bir dikkat konusu; savaş alanı burası olacak. Ama bu savaş nasıl gerçekleşecek ve hangi yöntemlerle olacak? 

Sermaye sahibi biri gözüyle bakın, ucuz işgücü tercihinde neden Afrika değil de Çin? Afrika’da ‘inanılmayacak seviyelere ulaşmış ahlaksızlık, AIDS salgını ve utanç verici rejimler’ var!

Toffler cümlenin öznesinde küreselcileri kastederek şöyle diyor: ‘Bilgi füzyonu ve biyolojik teknolojilerle hız kazanarak, daha önceleri ithal edilen hammaddelere ve diğer ürünlere duyulan ihtiyacı azaltabilirler.’ Devamındaki ifade: ‘Ne yazık ki önümüzdeki dönemde yüksek jeopolitik tutarsızlıklarla ve sürekli askeri çatışmalara tanık olabiliriz; bu sadece arkasında ölüler ve yaralılar bırakmakla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bütünleşmiş olanı da dağıtacak.’ Küreselleşme ile nelerin dağıldığını şimdiden görmekteyiz. 

2006 yılına ait bu eserinde ‘Mad Max Senaryoları’ diye başlık atan Toffler aslında bugünkü pandemi etkisiyle özellikle Amerika’da yaşanan davranışları da betimliyor. Mağazaları talan eden halk kavga halindeler ve o görünürdeki anlayışlılık tamamen ortadan kalkmış halde. Sivillerden kurulu Ulusal Muhafızlar aralarındaki teröristleri avlamaya gidercesine pahalı pikapların kasasına silahlı oturmuşlar ve etrafa kötü bakışlar atıyorlar. İnanmıyorsanız bugünlerde Amerika’da çekilmiş videoları seyredin.

İşte Toffler’in vurucu sözleri: ‘Yeni tuhaf salgın hastalıklar, karantinalar, meteor yağmurları ve ekolojik felaketler bütün ekonomik yapıyı yoldan çıkarabilir ve dünyayı Mad Max şartlarına indirgeyebilir.’ 2020 yılbaşından itibaren görünen de bu!

‘Leonardo da Vinci bile kunduzların testisleriyle ilgili öylesine saçma fikirler ortaya atabildiyse, günümüz kültürü içinde dolaşan antika inançların bazıları için ne diyebiliriz? İnternette tek bir gezinti, insanları komplo teorilerine, insan kaçıran uzaylılar hikayelerine ve Elvis’in hayatta olduğuna inandırmaya yeter.’ Olayın bir kısmı da bu ifade ile anlatılacaktır; yaratılmış gerçeklik, gerçeklik ötesi (post-truth), propaganda, algı yönetimi ve Siber Savaş. Bugün maksatlı hazırlanmış sahte evraklar veya başka dokümanlar sosyal medya dolaşımına çok taraflı sokulabiliyor. Bazı ulusal medya enkırları tam söylemese de yarım ağızla ortalığı velveleye verecek açıklamalar yapabiliyor. Toffler henüz 2006’da bu duruma ‘gerçeğin filtrelenmesi’ diyor. Sonuçta bilime karşı bile bir ‘gerilla savaşı’ sahneleniyor.

Bill Gates’in Nisan 2015 tarihli TED konuşması videosuna rastladım. Konuya Nükleer Savaş döneminden giriş yapıyor ve sonra Biyolojik Savaş konusunu açıklıyor. İlk olarak İnfluenza (grip) Virüsü ile ilgili bazı ayrıntılara değiniyor. Gates’in ‘füzeler yerine mikropların kullanılması’ hususu dikkat çekicidir. Nükleer caydırıcılığın yanı sıra salgın hastalıklar alanında yeterince yatırım yapılmadığını söylüyor ve dolayısıyla ‘Bir sonraki salgına hazırlıklı değiliz,’ diyor. 

Daha sonra Ebola Virüsü konusuna giriyor ve yine hazırlıkların yetersizliği konusuna dikkat çekiyor. ‘Dünya Sağlık Örgütü ne işe yarar?’ gibisinden bir söyleminin olduğu da ortaya çıkıyor. Batı Afrika’da 2015 yılında Ebola ile ilgili olarak 428 günde 10.194 kişi ölmüştü. Ebola havadan yayılmayan bir virüs idi. Gates, Ebolanın kaynağını bilmiyor ama biyo-terörizm dense şaşırmayacak görünüyor. 

Havadan yayılan İspanyol Gribi de denen vakıa ile ilgili hususa geldiğinde ise 1918 yılında sadece 263 günde 33.365.533 kişi öldüğünü hatırlatıyor. ‘İşte ciddi olan konu bu!’ diyor. Durum buysa teknolojiyi kullanarak bir hazırlık yapılması gerektiğini anlatıyor. Basitçe, ilaç ve aşı üretelim, hazırlıklı olalım, diyor. 

Gates, tedbirlerini açıklarken dikkatimi çeken, ‘Harp Oyunları oynayacağımıza Mikrop Oyunları üzerine çalışalım,’ diyor. ABD’nin en son 2001 yılında bir Mikrop Oyunu oynadığını ve mikropların insanı yendiğini örnekliyor.

Sanki 2015’lerde buna ayrılan bir bütçe olmadığından bugün COVID-19 ile meşgulüz. Gates, milyonlarca insanın ölümüyle ortaya çıkan bir salgında Dünya Bankası verilerine göre 3 trilyon dolar harcanacağını işaret ediyor. Bu meblağ içinde başka sektörlerde meydana gelen dolaylı kayıplar yok, mesela borsaların çökmesiyle ortaya çıkan kayıplar gibi. Gates’e göre geç kalındı, bugün insanlar ölüyor… Şubat 2020’den itibaren Çin, ABD, Almanya, Kanada, Avustralya, BM, IMF önde gelenleri, değişik hükümetler ve kurumlar Corona Virüsünü (Coronavirüs) yenmeye yönelik onaylanan bütçeleri açıklıyor. Bill Gates’in kendisi de mikroplarla mücadeleye bir bütçe ayırdığını açıkladı.

Yorum sizin…

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

uzay-savasi-programlari
ÖNCEKİ YAZI

Uzay Savaşı Programları

bilisim-cagina-uyum
DİĞER YAZI

COVID19 ve İleri Teknoloji

İnovasyon 'ın son yazıları

219 views

 Sonsuz Şiddet Dönemi ve Doğal Endişe

Yapay zekâ konusunun doğurduğu belirsizliği size, dahi makineler, derin karmaşa, sonsuz şiddet ve doğal endişe şeklindeki kavramlarla betimleyeceğim. Yaşam tarzımız hızla değişirken bireyler olarak alınan kararlarda herhangi bir etkimiz olmuyor. Daha çok kullanıcı oluyoruz, sayıdan ibaretiz, yani birer veriyiz. Yaratılan medeniyette her birimizin bir anlamı var.
2.1K views

Sosyal Medya Dilemması

Günümüzde derin bir biçimde sosyal medya dilemması veya gelişim paradoksu yaşanıyor! Dördüncü Sanayi Devrimi’nin etkileri her alanda değişimi tetikliyor. Teknolojinin ürünü medya platformları sosyal yaşamın ötesinde, hukuk, ekonomi, politika, uluslararası ilişkiler, güvenlik (ki içinde terörizm de var), sağlık ve eğitim gibi pek çok değişimin yerli yerine oturmasını baskılıyor. ABD’de yaşanan son 6 Ocak Senato Binası baskınını büyüteç altına alıp, konu hakkında tartışmak istiyorum. Ayrıca yazıda hukuki ihtiyaçlar açısından bazı temas ettiğim noktalar da olacaktır.
2.9K views

5G Teknolojisi ve ABD-Çin Rekabeti

Son birkaç yıldır en fazla duyduğumuz konulardan birisi 5G teknolojisi oldu. ABD ile Çin arasında büyük bir savaşa dönen teknolojide somut konu 5G’dir. Çin, 5G teknolojisini üretti. ABD henüz 3G’de kaldı. ABD bu alanda adım atana dek Çin’in teknolojiyi yaygınlaştırmasını yavaşlatmak veya durdurmak için önlemler almaya çalışmaktadır. Bu konu teknoloji kadar, istihbarat, ekonomi, altyapı, iletişim konusudur. Nedir 5G teknolojisinin farkı? ABD neden bu denli saldırgan davranıyor?
1.3K views

Netizenlerin Beyni Büyük mü?

Ağ tabanlı yaşam kalıplarının daha belirgin olacağı bir dönem girmiş bulunmaktayız. Yeni dönemin en önemli konularından birisi de kentlerin nadide noktalarında yaşayan ve değişik yaratıcılık kabiliyetine sahip genç beyinlerden azami istifade etmenin yollarını bulabilmektir. Silikon Vadisi örneğinden yola çıkarak birçok gelişmiş ülke kendi yaşama normlarına göre yeni bir sosyal yaşam dokusu oluşturmayı hedefliyorlar.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme